2 Ekim 2007 Salı

SALONLARDA AKUSTİK TASARIM, Dr. Ayşe Erdem AKNESİL

PINK FLOYD, Comfortably Numb "Pulse 1995"

Tiyatro salonu, konser, konferans salonu, oditoryum gibi kültürel faaliyetlerin yapılabilmesine olanak sağlayan yapıların çokluğu, bir toplumun kültür düzeyinin yüksekliğinin göstergelerinden birisidir. Mimarlık alanı içinde hem görsel hem de işitsel açıdan önem arz eden ve toplum bireylerine pek çok şeyin aktarıldığı bu tür yapıların tasarımı ayrı bir önem taşımaktadır. Mimarlık bütünü içinde bu tür yapıların oluşturulması ayrı bir ihtisas alanını oluşturmaktadır. İnsanların içinde bulundukları tüm yapılarda işlev ve görsel kaygılardan yola çıkılarak oluşturulan mimari tasarım, insanın beş duyusunu ilgilendiren ses, aydınlatma, ısı, koku ve benzeri konuların en konforlu ve doğru biçimde algılanmasına olanak sağlayacak özellikleri de beraberinde getirmelidir.














Hacim Akustiği

Bu amaçla mimarlık ve farklı bilim dallarının belli oranda iç içe geçmesinden ortaya çıkan yeni bilim dalları doğmuştur. Bunlardan birisi de mimari akustiktir. Mimari akustik, genelde yapı içi ve yapı dışında oluşan gürültülerin incelenmesi ve denetlenmesiyle ilişkili olan yapı akustiği ile hacim akustiği olmak üzere iki bölümde ele alınmaktadır. Hacim akustiği, işitsel etkinliğin birinci derecede önemli olduğu kongre, konferans ve konser salonları ile, işitsel etkinlik ve görsel etkinliğin bir arada bulunduğu tiyatro, opera, sinema salonları gibi mekanlarda, ses kaynağından çıkan seslerin hacimdeki dinleyicilere nitelik ve nicelik açısından en uygun biçimde iletilmesini sağlayan akustik dalıdır. Akustik açıdan uygun özelliklerde mekânlar yaratmak için, sözü geçen hacimlerde belli akustik ölçütlerin sağlanması gerekmektedir. Bunun sağlanması da mimari biçimleniş ve hacimde kullanılan yapı gereçlerinin özellikleri ile birebir ilişkilidir. Müzik ya da konuşma amaçlı konser ve konferans salonları gibi hacimlerin olumlu akustik özellikler taşıyabilmesi için, tasarım aşamasında belli akustik parametrelerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu yazıda, mimari akustik konusunda fazla bilgisi olmayan bir mimarın iyi akustik özellikleri olan mekânlar oluşturabilmesine yönelik birtakım ipuçları verilmeye çalışılmıştır. Çok derine inmeden ve fazla detaylandırılmadan mimari ve akustik ilişkisi aktarılmaya çalışılmıştır. Akustik parametreler, müzik ve konuşma açısından belirgin farklılıklar göstermektedir. Çünkü yapısal olarak müzik ve konuşma birbirinden oldukça büyük farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle bir salonda olması beklenilen akustik parametreler de müzik ve konuşma açısından farklıdır. Salon tasarımı akustik parametreleri direkt olarak etkiler. Bir salon tasarımında salon biçimi, sahne, tavan, dinleyici platformu biçimlenişleri önem taşır.
















Akustik Parametreler

Gerek konuşma gerek müzik gerekse bu iki ana işlev arasında yer alan tiyatro, müzikal, opera ve benzeri aktiviteler için akustik parametrelerin oluşturulmasında; · Bir dinleyici noktasında, dolaysız ve yansışmış sesin birleşimi ile oluşan toplam ses düzeyi,
· Bir hacimde sesin oluştuğu kaynak kapatıldıktan sonraki süreçte, ses enerjisinin düşme hızı olarak adlandırılan yansışım süresi,
· Hacmin yüzeylerinden oluşan yansımalar, önemli rol oynar. Yeterli toplam ses düzeyi bir hacimde, konuşma ve müziğin tüm özelliklerinin algılanabilmesi açısından önem taşır. Bir hacimde doğrultulu ve yayınık ses olmak üzere iki tür sesten söz edilebilir. Kaynaktan çıkıp hiçbir engele rastlamadan direkt olarak dinleyiciye ulaşan sese dolaysız ses denir. Bunun yanı sıra hacim yüzeylerinde yansımalar ve yutulmalar sonucunda hacmi dolduran bir de yansışmış ses vardır. Tüm dinleyici noktalarında değişik oranlarda bir arada bulunan yansışmış ses ve dolaysız ses birleşerek toplam sesi oluşturur. Hacmin işlevine göre yani hacmin tiyatro, kongre ya da konferans amaçlı kullanımına bağlı olarak belirlenmesi uygun optimum yansışım süreleri vardır. Hacimde kullanılan değişik malzemelerin sesi yutma oranlarına bağlı olarak yansışım süresi değişim gösterir. Bu nedenle yalnızca mimari tasarım ya da biçimsel olarak değil, malzeme seçimi ve yüzeylerin giydirilmesi de akustik tasarımda önemli bir rol oynamaktadır. Ses ışınları kaynaktan çıktıktan sonra, herhangi bir yüzeyde tek bir yansıma yaptıktan sonra dinleyiciye ulaşıyorsa ilk yansıma olarak adlandırılırlar. Dolaysız gelen sesten kısa bir süre sonra ulaşabilen yansımalar söz konusu ilk yansıma özelliğinde iseler, toplam ses düzeyini arttıran olumlu bir etki yaratırlar. Hacmin değişik yüzeylerinden oluşan bu yansımalar, yansıdıkları yüzeylere bağlı olarak değişken önemlere sahiptir.

















Mimari Biçimleniş

Hacim akustiği açısından uygun ortamların oluşturulabilmesi için mimari biçimlenişlerde birtakım düzenlemelere gereksinim vardır. Mimari tasarım aşamasında öncelikle salon biçimi, ses kaynağının bulunduğu sahne, parterde ve balkonlardaki dinleyici konumları, arka ve yan parter duvarları, tavan ve ses yansıtıcı özelliği olan yüzeyler, balkon ve balkon altları akustik açıdan etüt edilmelidir.













Salon Biçimi

Salonun biçiminin seçimi, söz konusu hacmin işlevine bağlı olarak önem taşımaktadır. Dikdörtgen biçiminde olan salonlar, klasik müzik ve opera açısından en iyi salonlar olarak kabul edilirken, yelpaze ve nal biçimleri opera ve konuşma için uygun özelliklerdedir. Dikdörtgen salonlarda boyutlar arasındaki oran akustik açıdan büyük önem taşırken, yelpaze salonlarda dinleyici platformu yan duvarlarının planda, sahneye göre eğimleri etkilidir.














Sahne Yüksekliği ve Biçimi

Sahnede konuşmacıların daha rahat konuşabilmeleri için, sahne yüzeylerinin ses enerjisini yansıtma oranları önem taşır. Sahne yan yüzeylerinin yüksek yansıtıcı özelliği taşıması hem konuşmacının rahat konuşabilmesi hem de ses kaynağından çıkan ses ışınlarının yansıyarak salona ulaşmaları açısından yararlıdır. Ayrıca, sahnenin planda ve kesitte salona açık olması, özellikle sahne tavanının çok yüksek olması ve yansıtıcı panolarla desteklenmiş olması, sesin kaynaktan çıkarak salona ve dinleyicilere daha rahat ulaşabilmesini sağlamaktadır. Bir başka önemli konu da sahnenin dinleyicilere göre yüksekliğidir. Dinleyici ile aynı kotta olan bir ses kaynağından çıkan ses ışınları, önde oturan dinleyiciler tarafından kolayca yutularak hacmin arkalarına azalarak ulaşır. Bu nedenle sahnenin biraz yükseltilmiş olmasında yarar vardır. Sahnenin yükseltilmiş olması, akustiğin yanı sıra görsel açıdan da önem taşımakta ve arka sıralarda bulunan izleyicilerin de yeterli konumda bulunmalarını sağlamaktadır.











Ses Kaynağının Yüksekliği ve Dinleyici Platformu Eğimi

Dolaysız ses ve toplam ses düzeyleri açısından hacmin iyileştirilmesi, ses kaynağının kotunun arttırılması yanında, dinleyici konumlarında kotların belirlenmesi ile de sağlanabilir. Eğimli yüzey dinleyici konumu tercih edilerek kaynaktan çıkan ses ışınlarının arka dinleyicilere herhangi bir engele rastlamadan ulaşması önemlidir. Bu durum yine görsel açıdan da tercih edilmektedir. Dinleyici platformunun eğimi ve bükeyliği, sahne yüksekliği, kaynak yüksekliği, salon büyüklüğü gibi pek çok konuya bağlı olarak değişim gösterebilmektedir.















Dinleyici Platformu (parter) Tasarımı

Dinleyicilerin bulunduğu parterde, hem görsel açıdan hem de akustik açıdan en olumlu bölge, dinleyici platformunun ortalarıdır. Bu bölgede, en çok dinleyicinin yer almasına elverişli bir biçimde, koltukların yerleştirilmesi yararlıdır. Koltuklar arasındaki geçiş koridorlarının, sahnenin tam karşısına gelmemesine önem gösterilmelidir. Ayrıca koltukların sıradan sıraya kaydırmalı olarak yerleştirilmesi ve işitsel olduğu kadar görsel açıdan da önemli olan dinleyici sahne ilişkisinin etüt edilerek, ortaya çıkabilecek platform eğiminin oluşturulması önem taşımaktadır.














Arka ve Yan Duvarlar

Yankı, kaynaktan gelen dolaysız ses ile arka yan ya da tavandan gelen yansıyan ses arasındaki ulaşma zamanı arasındaki ayrımın fazla olmasından kaynaklanan olumsuz akustik bir etkidir. Bu nedenle çok genel olarak, salon derinliği yaklaşık 11 m' den fazla olduğunda yankı tehlikesinin ortaya çıkma olasılığı vardır denilebilir. Salon derinliği, salon içindeki uzaklık boyutunun en fazla olabileceği, ses kaynağı ile dinleyici platformu ya da balkon arka duvarı arasındaki uzaklık anlamına gelmektedir. Arka duvarın ses yutucu malzemelerden oluşturulması bu olasılığı ortadan kaldırır. Bu yüzeyde ses dağıtıcı özellik gösteren değişik detaylı malzemelerin kullanılması olumludur. Ayrıca, parter yan duvarlarından karşılıklı oluşabilecek başka tür bir yankı tehlikesi vardır ki bunun önlenmesi için, duvarların en azından birinin yutucu olarak tasarlanması, birbirinden farklı ve sesi dağıtıcı malzemelerle kaplanması, paralel konumunun bozulması gibi çözümler olumlu sonuç vermektedir.










Yansıtıcı Levha Boyutları

Salonların akustik tasarımında ses yansıtıcı levhalar ve kullanıldıkları bölgeler büyük önem taşımaktadır. İlk yansımaların oluşumunun sağlanması ve arttırılabilmesi için, sahne yakınına, tavana ve yan yüzeylere bazı durumlarda da arka dinleyici yakınlarına yansıtıcı elemanlar yerleştirilebilir. Bu yüzeylerin ses yansıtıcılık özellikleri yüksek olmalı ayrıca, boyutları da sesin dalga boyuna bağlı olarak belirlenmelidir (minimum 3,5 m). Levha kullanımının öneminin en çok olduğu bölgeler sahne ve sahneye yakın bölgelerdeki tavan ya da duvarlardır. Ayrıca bir salonda tüm tavan etüt edilerek yansımaların istenilen bölgelere ve istenilen oranlarda gönderilmesi sağlanabilir. Salon yan duvarlarında ve arka duvarlarında kullanılacak olan levhaların özelliklerinin ne olacağı da gerekli akustik hesaplar ve incelemeler sonucunda belirlenmektedir. Levhalar düz olabildiği gibi, yerine göre dışbükey ya da farklı kesit özelliklerinde de tasarlanabilir.















Balkonlar

Salonlarda oluşturulan balkon bölgeleri, hacmin genel akustiğinden çok farklı özellikler gösterebilmektedir. Biçimsel olarak birbirlerinden farklılıklar gösterseler bile genelde dar ve derin yapıları olan balkon altlarının tasarımı tavan, duvar ve diğer yansıtıcı yüzeylerden gelen ilk yansımalardan yararlanabilme açısından önem taşımaktadır. Balkon altlarının derinliğinin çok fazla tutulmaması sağlanarak, ses tuzaklarının oluşması önlenmelidir. Ayrıca balkon altlarında özel bir durum yoksa yüzeylerin çok yutucu olmaması yararlıdır.













Sonuç

Bir salonda iyi bir akustik ortamın sağlanabilmesi pek çok ölçütün bir arada değerlendirilmesi ve incelenmesine bağlıdır. Yazıda sözü geçen mimari biçimlenişlere yönelik öneriler oldukça genel ifadeler içermektedir. Ses düzeyi, yansımalar ve yansışım süresi olarak üç başlık altında toplanan temel akustik parametre başlıklarının her biri kendi içinde pek çok değişik akustik parametreyi içermektedir. Geçmişte yansışım süresi bir hacmin akustik özelliklerini belirleme ve tasarlamada tek gösterge iken günümüzde durum farklıdır. Günümüzde akustik parametreler oldukça çeşitlenmiştir ve önem derecesi birbirinden farklı pek çok parametre bir arada değerlendirilmektedir. Çok genel bir ifade olarak konuşma amaçlı konferans salonları ve müzik amaçlı konser salonları ve benzeri hacimler için öngörülen parametreler birbirinden farklılık gösterdiği söylenebilir. Özellikle seslendirme yapılmayan doğal ses düzeyinin yeterli olabildiği çok büyük olmayan hacimlerde, hacim akustiği için gerekli koşullar, tasarım aşamasında alınabilecek fiziksel ve geometrik önlemlerle sağlanabilmektedir. Hacim akustiği açısından uygun ortamların oluşturulabilmesinin tasarım aşamasında ele alınması zorunluluğu, seslendirme yapılan hacimler için de geçerlidir. Ancak seslendirme yapılan ve yapılmayan hacimler için alınması gereken önlemler birbirinden belli farklılıklar gösterebilmektedir.

· Barron, M., "Auditorium Acoustics and Architectural Design, E and FN SPON, London 1993.
· Beranek, L.L., "Concert and Opera Halls: How They Sound, Published for the Acoustical Society of America, USA 1992.
· Erdem Aknesil, A., "Oditoryum ve Konser Salonlarındaki Mimari Biçimlenişe Akustiğin Etkileri", Yapı ve Yaşam 92 Kongresi, Bursa, Mayıs 1992.
· Erdem Aknesil, A., "Salonların Hacim Akustiği Yönünden Değerlendirilmesinde Akustik Koşul Dağılımlarının Öneminin Ortaya Konulması ve İrdelenmesine Yönelik Bir Yaklaşım", YTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul 1998.

Hiç yorum yok: